Kalça displazisi basit bir anlatımla kalçanın hatalı gelişimi denebilir. Kalça ekleminde kemik birleşim yerlerindeki sığlaşma ve femur denilen ayak kemiğinin baş kısmının leğen kemiğinde birleşim yerindeki anormal gelişimler bu hastalığın sonucudur.
Bazı ırklar bu rahatsızlığa genetik olarak yatkındır. Örneğin Rottweiler, Alman Çoban Köpeği, Saint Bernard, Golden Retriever, Labrador Retriever en başta sayılabilir. Kalça siplazili bir köpeğin damızlık olarak kullanılması ve bu köpeklerin çoğaltılmasının yanlış olduğu aşikardır.
Kalça Displazisi Teşhisi ve Penn-Hip
Bugün için, hasta sahipleri genellikle bu hastalık hakkında yaklaşık olarak bir fikre sahiptirler. Ancak ne yapacakları konusunda birçok soru işaretleri taşımaktadırlar. Bu yazımızda Penn-Hip radyografisi ile tanıya gitme konusunda kısa bilgiler sunup, erken safhada (hayvanımız 3-4 aylık iken) bu hastalık nasıl teşhis edilir konusunda aydınlatıcı bilgiler yer almaktadır.
Kalça displazisi özellikle büyük ırk köpeklerin (aslında daha az da olsa orta boy köpek ırklarında da rastlanmaktadır) çok sık karşılaşılan genetik bir eklem problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yurt dışında, köpek üreticileri ve OFA (Orthopedic Foundation for Animals) diye adlandırılan, hayvanların ortopedik problemleri ile ilgilenen kurumların yıllardır ortaklaşa yürüttükleri ciddi ve kapsamlı çalışmalara rağmen bu hastalık özellikle Akita Ino, Alman çoban köpeği, Labrador Retrievers, Golden Retrievers ve Rottweiler gibi köpek ırklarında kesinlikle ortadan kaldırılamamıştır.
Kalça Displazisi’nin tanısı ırk özelliği, anamnez (hastalığın oluşum hikayesi), fiziksel muayene bulguları ve kalça bölgesindeki radyolojik bulguları ışığında konulmaktadır. Standart röntgen çekimleri sonrasında, kalça eklemlerinin genel yapısı gözlenir ve dejeneratif eklem hastalığı veya osteoartritis olarak adlandırılan eklem bozukluğunun bulguları tespit edilir.
30 yılı aşkın bir süredir, bu radyografik görüntülerle kalça probleminin sübjektif değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu değerlendirme; kalça eklemin çok iyi, iyi veya orta düzeyde olduğunu tespit etmek için kullanılmıştır. Bu bilgilerin ışığında kalçanın ileride osteoartritis geliştirip geliştirmeyeceği saptanmaya çalışılırdı. Ancak son yıllarda görüldü ki; bu yöntemlerle hastalık erken evrede teşhis edilemiyor ve geç dönemlerde tanımlandıktan sonra tedavi seçenekleri azalıyordu.
Köpek üretim çiftlikleri bu durumda ellerindeki en sağlıklı köpeği tutabilmek için büyük uğraşılar verdiler, ancak yöntemin yetersiz kalışı nedeniyle kalça displazisini tamamen ortadan kaldıramadılar. Bugün için OFA’nın yöntemleri kullanıldığında halen % 20-25 lik kalça displazili köpeğin sahiplendirilmesi gerçekleşmektedir. Açıkçası daha güvenilir bir tanı yöntemine ihtiyaç duyulmaktaydı.
Yeni bir test Penn-Hip
1983 yılında, Pennsylvania Üniversitesi Veteriner Fakültesi Ortopedi bölümü cerrahlarından Dr. Gail Smith, kalça displazisinin erken teşhisi üzerine çalışmalarını başlatır. Bu çalışmalar esnasında, osteoartritis’in primer nedeni olan eklem gevşekliğini ölçmeye yarayan PennHip yöntemini geliştirir. PennHip yönteminde kullanılan distraksyon indeksi hayvanın pasif haldeyken kalça gevşekliğini ölçmeye yarar, yani hayvan tamamen rahatlamış iken kalça ekleminin gevşeklik derecesini belirlemeyi amaçlar (genel anesteziye bu yüzden gereksinim duyulur). Sağlıklı sayabileceğimiz ve Kalça displazisi gelişiminin en az risk teşkil eden hayvanlar grubuna dahil edilen köpeklerde distraksyon indeksi değeri 0.3 olarak saptanmıştır. Riskli olarak kabul edilen yani kalça displazisi oluşabilme olasılığı yüksek hayvanlarda distraksyon indeksi değeri 0.7 veya daha yukarı değerler olarak saptanmıştır.
PennHip x-ray metodu şu sebeplerden dolayı tektir:
1- Çok iyi araştırılmış ve objektif bir değerlendirme metodu olup, katı bilimsel protokoller çerçevesinde değerlendirilip, yalnızca bilimsel içeriği yoğun veteriner dergilerde yer almıştır.
2- Distraksyon indeksi hassas ölçümler ve matematik hesaplamalar sonrasında ortaya çıkmaktadır. Dr. Smith ve meslektaşları bu tekniğin OFA’nın sübjektif değerlendirme kriterlerinden daha üstün olduğunu savunuyor ve kanıtlıyor.
3- Bu yöntemi kullanmak isteyen veteriner hekimler teknik açıdan eğitime tabii tutulurlar ve ancak o zaman bu yöntemi kullanabilme izni alabilirler. Bu olay standardizasyonu getirmektedir ve değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılabilmesini sağlamaktadır.
4- Bu test hayvanlar henüz 3-4 aylık iken displazik olma olasılıklarını saptamayı sağlıyor (diğer yöntemlerle ancak 6 aydan sonra o da şüpheli) ve böylece son yıllarda geliştirilen JPS’e (juvenile pubic symphisiodesis) imkan tanımaktadır. Bu operatif yöntem hayvanınız 3 ile 5 aylık iken gerçekleştirilebiliyor ve geleceğe, ufak bir müdahale ile, daha umutlu bakmasını sağlıyor.
PennHip ve OFA teknikleri arsında karşılaştırma
OFA x-ray çekim yöntemleri her veteriner hekim tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Herhangi bir anesteziye veya bazen de sakinleştiriciye bile ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu görüntüler incelenmekte (yurt dışında bu olay 3 radyolog tarafından değerlendirilir ve OFA‘ya rapor sunulur) ve rapor sonucunda hayvanın ileri, orta ve hafif displazili veya iyi, çok iyi olduğu tanısı konur. Bazen de şüpheli kalınırsa 6 sonra kontrol filmi istemiyle tekrar çağırılır. Bu raporlarda genellikle 2 yaş veya daha üstü köpekler değerlendirilir. Genç veya daha genç hayvanlar incelenmesi amacıyla OFA çalışmalarını yürütmektedir.
Son araştırmalarda, OFA yöntemleri ile çekim yapan radyologlar arasında çok büyük farklılıklar gözlenmiştir, hatta bir radyolog aynı hayvan üzerinde kendi çektiği röntgene farklı değerlendirmeler getirebilmektedir. Bu olaylar tabii ki bu değerlendirme yönteminin kişiden kişiye değişebileceğini göstermiştir. Bir diğer husus ise, bu yöntemle çekimler sırasında femur başının asetabulumun daha içine sokulduğu saptanmıştır. Bu olay sonrasında bazı displazi vakalarının maskelediği saptanmıştır.
PennHip’te tüm x-ray’ler anestezi altına alınmalıdır ve maksimum kas gevşemesi sağlanmalıdır. Bu çok önemli bir husustur, çünkü çekim sırasında eklem gevşekliğini tespit etmemize yarayan distraktör denen pozisyonlama kalıbı kullanılmaktadır. Bu kalıpta ancak tam gevşemede net ölçümler almamızı sağlamaktadır.
PennHip metodunun geçerliliğini ve güvenirliliğini korumak amacıyla araştırmalar halen sürdürülmektedir. Tüm radyografiler yeniden değerlendirmeye tabidirler. Böylece bilgilerde oynamalar, hileler veya hatalar önlenmektedir ve yalnızca en doğru ve gerçekçi olanları hasta sahibine sunulmaktadır.