Onunla sokakta tanıştım; bir deri bir kemik memeleri süt dolu halde bir direğe bağlanmıştı. Görenler bir önceki günden beri aç susuz orada bağlı olduğunu söyleyince hemen kaptım veterinere götürdüm. Gözle görünür bir yarası, hastalığı yoktu ama perişan haldeydi. İlk andan itibaren de kurtarıcısı olduğumu anlayan minnet dolu gözlerle kucağıma yapışmıştı. Müşahede, aşılar, kısırlaştırılma derken 2 hafta boyunca klinikte kaldı. Ben de her gün gidiyordum mutlaka onu görmeye. Kendini sevdirmeden duramıyordu, sanki hayatında ilk kez biri onu gerçekten seviyormuş ve bunu bırakmak istemiyormuş gibi. Fakat bir sorun vardı ki beni her gördüğünde deliye dönen kız, seslendiğimde ise umursamıyordu. Neler olduğunu anlamamız çok da uzun sürmedi; zira tüm işaretler kızımın sağır olduğunu gösteriyordu.
Kısırlaştırma esnasında rahmin büyüklüğünden de anlaşıldı ki en az 2, muhtemelen de 3. doğumu. Tahmini yaşa baktığımızda, ilk kızandan beri damızlık olarak kullanıldığını anlamak zor değildi. Çok yüksek ihtimalle de 3 batın boyunca yavrularda da sağırlık çıktı ve biricik kızımla artık işleri olmayacağı için öylece sokağa attılar.
Tedavi ve sahiplendirmelerimin en yoğun olduğu bu dönemde ırkından dolayı bu kızı yuvalandırırken ayrı bir özen ve dikkat göstermem gerekiyordu. Ama zaman geçtikçe birbirimize öyle bir bağlandık ki, onu sahiplendiremeyeceğimi, ondan ayrılamayacağımı anladım. Fakat önümde büyük bir engel vardı; evdeki 4 ayaklı oğlum. Kızım eve geldiği andan itibaren sadece ve sadece bir yudum su içmek için yerinden kalkıyor, asla mama yemiyor, tuvalete bile çıkmak istemiyordu. İş artık serum takmaya kadar ilerleyince, kalıcı bir yuva bulana kadar içim acıya acıya, benim gibi sahiplendirme yapan bir arkadaşıma geçici olarak vermek zorunda kaldım.
Aynı günün gece yarısında arkadaşımdan aldığım bir telefon ile beynimden vurulmuşa döndüm. Onun da evde 4 ayaklı bir kızı vardı ve iş kavga boyutuna gelmişti. Yani benim kızımı daha fazla tutabilme ihtimali yoktu ve sabah erkenden geri getirmek zorundaydı.
O gece sabah kadar oğlumun kendi yatağında yanına uzanıp konuştum onunla. Bu kızın çok farklı olduğunu, onunla aynı ırktan geldiği için herkesin ona bakamayacağını, üstelik çok kötü bir hayat yaşadığı için en güvenli yerin bizim yanımız olacağını anlattım saatlerce.
Sabah 06:00’da arkadaşım geldi kızımla beraber. Ben yine oğlumun yerinden kalkmayıp mutsuzluğa gömüleceğini düşünürken, ayağa fırlayıp kuyruk sallayarak karşıladı kardeşini. Sevinçten nasıl hıçkıra hıçkıra ağladığımı dün gibi hatırlıyorum.
Artık daha büyük bir aile olarak hayatımızın ilk gününe başladığımızı anlaşmıştım. İki kardeşin birlikte geçirdiği 6 yıl boyunca onları beraber uyurken, gezerken, oynarken izlemenin keyfini başka hiçbir şeyde bulamadım. O 6 yılın sonunda 4 sene önce oğlumu, 20 gün önce de kızımı kaybettim.
Bana yaşattığın mucizelerle dolu 10 yıl için sana sonsuz teşekkür ederim evimin kraliçesi Barbie kızım. Şimdi yine ağabeyinle buluşup oyunlar oynuyorsunuz eminim. İkinizi de çok seviyorum ve çok özlüyorum.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.